Beni herkes “Kör Osman” diye bilir. Bir gözüm hiç görmez. Diğeriyse görür ama bunu kimse bilmez. Çünkü herkes iki gözümünde görmediğini zanneder. Ben zengin bir ailenin bağ, bahçe içindeki çiftliğinde kalıyorum. Atlarla çok iyi anlaştığım için bana bu görevi verdiler. Ekmek elden su gölden yaşayıp gidiyordum.
Ta ki beyin hanımı ve kız arkadaşı çiftliğe gelene kadar. Beyin hanımı Arzu otuz yaşlarında sinirli gözüken bir hanımdı. Ama kızgın bakışlarının gerisinde kimbilir neler vardı. Göğüsleri ve kalçaları çok güzeldi. Kaç kere onu gözetlediğimi bilmem. Yanındaki kız ise ancak yirmi, yirmibir yaşında gösteriyordu. Hanımdan çok daha güzeldi. İkisinin gülüşerek çiftliğe gelmesi benim için bir değişiklik olmuştu. Hanım beni “Emektarımız, gözleri görmez” diyerek tanıştırdı. Bende senelerin verdiği alışkanlıkla tamamen kör taklidi yapıyordum. İki kadın manalı bakışlarla birbirlerine baktılar. Hanım kızın poposunu okşarken “Osman efendi biz iki gün kalacağız. Sen köye kadar gitde bize erzak al” dedi. “Tamam hanımım” diyerek yola çıktım ama onların birbirlerine sarıldığını görünce köye gitmeyi biraz geciktirdim. “Oohh başbaşa kaldık. Gerçi Osman efendi olsada fark etmez. Adamcağız görmüyor nasıl olsa” diyen hanımım kızın dudaklarını öpmeye başladı. İkisi ağız ağıza vermiş yiyişiyordu. Beynimden vurulmuşa döndüm. İki kadın bir yandan soyunuyor, bir yandan dudaklarını birbirlerinden ayırmıyordu. “Yuh be, böyleside görülmüş şey değil” diye mırıldandım. Ama bu sahne benim uyuklayan tosunumu uyandırmıştı. İkisininde içinde mayo vardı. Yalağın oradaki çeşmeye hortumu takan hanımım “Terimizi atalım” diyerek kızın mayosunun askılarını indirdi. Portakal gibi yusyuvarlak göğüsleri gördüm. Tosunumu elime aldım. Böyle bir şeyi bir daha görmeye ömrüm yetmeyebilirdi. Yanlız olduklarını sanıyorlardı. Bu yüzden hiç çekinmeden soyundular. İkiside anadan doğma kaldı. İki gözümün görmesinide o anki kadar istediğimi hatırlamıyorum. Ulan keşke ikisinide net görebilseydim. Tek gözümle ancak kızın sallanan göğüslerini, üstü siyah tüy öbeğiyle örtülü apış arasını seçebildim. Gözüm sulanınca elimin tersiyle silip bir daha baktım. Hanımım kızı yalağa dayamış, bacaklarını iyice açmıştı. Koyun, keçi gibi dilini uzatıp kızın apış arasında birşeyler yapıyordu. “Hayda bre” dedim. Tosunumu sıvazlarken öyle dalıyordumki elimin ayarı bozuluyordu. Kancıklar cıscıbıldak sevişiyordu. “Oohh daha it, oohh dilini daldır” diyen kız eğilmişti. Poposu lop loptu. Tam sokulacak durumda domalmıştı. Şevkle tosunuma asıldım. Hanımımın erkek gibi kızı öpüp, sevdiğini görmek beni deli danalar gibi böğürttü. Beni duymadıkları için şanslıydım. Tosunum elimde patladı. Sanki ikisinide becermiş gibi zevk aldım. “Ah ulan tekgöz, iki yarık var.
Sen eline almış çekiyorsun. O kadınları çatır çatır becermek vardı ama ne gelir elden” diyordum. Gözümden hep aynı noktaya bakmaktan şıpır şıpır su geliyordu. “Foooşşş” diye gürleyen su sesini duyunca birde baktım hanımım hortumu almış. Kız yere yatıp bacaklarını açmıştı. Hanımım hortumun deliğini parmaklarının arasında sıkarak suyu kızın apış arasına fışkırtıyor “Oohh kol gibi çarpıyor oohh içime sık, daha hızlı çarptır suyu oohhh” diye inleyen kız yerde debeleniyordu. Hanımım çöküp kızın ağzına dayadı. Hortumun ucunu kızın bacak arasına soktu. Ne yaptığını görmesem bile akıl edebiliyordum. “Çüşşşş be” dedim. Bir eliylede kızın göğsünü avuçladı. Kadın kadını hortumla hallediyordu. Bir yaşıma daha girdim. Yerdeki kızın bacak arasından pınar kaynarmış gibi sular akıyordu. Emektar tosunum beni şaşırttı. Baktım yine dal gibi olmuş. Onlar üstüste çıkıp birbirlerinin göğüslerinini öperken kasıklarınıda bastırıp apış aralarını sürte sürte inlediler. Keçileri kaçırmak üzereydim. O an kendimi tutamamaktan korktum. Gidip ikisinide becermek için dayanılmaz bir his duydum. Tosunum elimde olacağına bu kızışmış kadınların içinde olmalıydı. “Geçiriyorum işte ııhh kancıklar, sizi gidi kızışmış kancıklar” diye diye içimdekileri hızla döktüm. Onlar çiftlikten ayrılına kadar ben günde iki üç posta attırdım. İki gün sevişip duran kancıklar şehre döndüğünde çaldığım donları bana yadigar kaldı. Donları koklayıp o günleri anıyorum
0 yorum:
Yorum Gönder